Ara

DOĞAL AFETLER KARŞISINDA KRİZ YÖNETİMİ NASIL OLMALI: EBEVEYNLERE ÖNERİLER

Değerli velilerimiz,

6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde yaşanan elim deprem felaketinin ardından, hepimiz toplum olarak büyük bir yas süreci içerisindeyiz. Kimimiz doğrudan, kimimiz de dolaylı bir şekilde yaşanılan bu felaketten olumsuz yönde etkilendik. Bu süreçte ev ortamında yaşanılan korku, kaygı ve panik hali, her ne kadar yansıtmamaya çalışsak da, çocuklarımızın da bu durumdan olumsuz yönde etkilenmiş olması olasıdır. Biz yetişkinlerin bile, yaşanılanlar karşısında baş etmekte zorlandığı böylesi zor bir durum karşısında, eminiz ki, anne babalar olarak aklınıza ilk gelen soru, “Böylesi travmatik bir durumdan çocuğumuzu nasıl koruyabiliriz?” olmaktadır.

Travmatik nitelik taşıyan olaylar karşısında gerek baş etme hususunda, gerek ise, çocuklarımıza daha sağlıklı yardımcı olabilmek adına, öncelikle travmanın doğasını ve insan üzerindeki etkilerini bilmek doğru bir yol haritası olacaktır.

Travma, Amerikan Psikiyatri Birliği, tarafından normal insan deneyiminin ötesinde seyreden olaylar olarak tanımlanmıştır. Kişinin, ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen, dehşet, kaygı ve panik yaratan, kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olaylar, travmatik yaşantılar olarak tanımlanabilmektedir. Diğer bir deyişle, kişinin yaşadığı olay karşısında; yaşama, vücut bütünlüğüne, sevdiklerine, inanç sistemlerine karşı tehdit algılama söz konusu olduğunda, bu olay kişi için travmatik bir yaşantı olarak, beyin tarafından kodlanmaktadır. Bir yaşamsal olayın, travmatik kodlanması için direk birebir kişinin bu duruma maruz kalması gerekmez. Yaşanılan olayı dışarıdan gözlemlemek, takip etmek de travmatik alt yapıya sebep olabilir.

Travmatik bir olay yaşadığınızda, beyin gerekli olmayan tüm sistemleri kapatır ve “alt” beyin sistemine geçer. Böylelikle, yaşanılan olumsuz durum karşısında, baş etmek, sağlıklı düşünmek ve karar vermek, sistemsel olarak devre dışı kalır. İlkel beyin, sempatik sinir sistemini harekete geçirir ve stres hormonlarının salınımına yardımcı olarak bizi “hayatta kalma” moduna hazırlar: “Savaş-Kaç-Dona kal.”

  • Beyinde Meydana Gelen Bu Değişiklikler Kişiyi Nasıl Etkiler?

Beyinde bu kadar çok değişimin meydana gelmesi, salgılanan stres hormonunun giderek artması, doğal olarak kişiyi zorlayacaktır.
Bir çocuğun başına gelen, gördüğü-dinlediği ya da maruz kaldığı travmatik bir olaya nasıl tepki göstereceği, çocuğun yaşı, yaşanılan olayla bağlantılı olarak ne kadar travmatik deneyime maruz kaldığı, uyaranın sürekliliği, hayat içerisinde olumsuz olaylar karşısında, çocuğun baş etme donanımı ve travmatik yaşantı sonrasında çacuğa sağlanacak maddi- manevi destek gibi birçok etmene bağlıdır.

  • Çocuklarda travmaya ve yaş düzeylerine bağlı çok çeşitli davranışlar gözlenebilir.

5 yaş ve altındaki çocukların travma sonrasında verdikleri tepkiler: Korkulu yüz ifadesi, bakım veren kişiye yapışma (ayrılma kaygısı yaşama), ağlama nöbetleri ya da çığlık atma, titreme, amaçsızca hareket etme, daha erken yaş dönemindeki, parmak emme, altını ıslatma, karanlıktan korkma vb. gibi davranışlar gösterme şeklinde karşımıza çıkabilir.

6-11 yaş arası çocukların verdiği tepkiler: Bulunduğu ortamdan kendini soyutlama, yalnız ve iletişimsiz kalmak isteme, içe kapanma, kabus görme ya da uyku sorunu yaşama, huzursuzluk, gerginlik ya da yıkıcı davranışlar, öfke patlamaları, okula gitmek istememe, derslere karşı isteksizlik, motivasyon kaybı, akademik başarıda düşüş, anlamsız kaygı ve korkuların oluşması şeklinde sayılabilir.

12-17 yaş arası çocukların verdiği tepkiler: Olayın düşünce, şekiller ve anımsamalar ile tekrarlayıcı, acı veren şekilde hatırlanması, olayı hatırlatan şeyleri görmezden gelme, kabuslar ya da diğer uyku sorunları, kendini soyutlama, kafa karışıklığı, suçluluk duygusu ve intikam alma isteği tepkiler yaşanabilir.

Yukarıda yaş dönemiyle uygun şekilde saydığımız bu tepkiler travmaya maruz kalındıktan sonra, kişiden kişiye değişmekle birlikte, ortalama 10-20 gün içerisinde gerçekleşir. Çünkü, kişinin “Şok” tepkisinden çıkarak, durumu anlamlandırması belirli bir süreç gerektirir. O nedenle, travmatik deneyime bağlı gelişen hasarı daha da büyütmemek ya da stabil tutabilmek bu süreçte oldukça önemlidir.

TRAVMAYA MARUZ KALAN ÇOCUĞA EBEVEYNLERİ NASIL DESTEK OLMALIDIR?

Çocuğun bire bir travmaya maruz kalması travmatik bir deneyim yaşadığı anlamına gelmemektedir. Bazı durumlarda medya iletişim araçları kanalıyla, çocukların denk geldiği görüntüler, haberler, yaşanan olumsuz trajedik olaylara şahit olması da “Üstlenilmiş Travma” dediğimiz bir tabloya neden olabilir. Bu durum çoğu zaman fark edilmeyebilir. O nedenle, çocuklarımızın ister istemez şahit oldukları olumsuz durumlar karşısında yaşayabilecekleri ihtimalini göz önünde bulundurarak, aşağıdaki önerileri okumanızı tavsiye ederiz.

  • Medya iletişim araçlarında verilen deprem haberlerinden mümkün olduğunca çocuğunuzu uzak tutmaya çalışın: Travma doğası gereği, beyinde 5 duyu ile kodlanır. (Trafik kazası geçiren bir insanın, yanık lastik kokusu duyduğunda o kaza anına dönmesi ya da kişinin, ambulans sesi duyduğunda sevdiği bir kişinin ölümünü hatırlaması örnek verilebilir.) Bu duyulardan, beyinde en köklü olarak kayıt olanı genel olarak görsel uyaranlardır. Özellikle çocuklar gördüklerini daha zor unuturlar. Çocuğun, bizzat olayı yaşamasına rağmen, korkutucu, rahatsız edici görüntülere maruz kalması, duygusal ve psikolojik olarak etkilenmesine neden olur. Ve bu duruma “Üstlenilmiş Travma” adı verilir. O nedenle, medya iletişim araçlarında karşınıza çıkan görüntü ve haberlerden çocuğunuzu uzak tutmaya özen göstermeniz oldukça önemlidir.
  • Travmatik olay karşısında durumu ilk defa deneyimleyen çocuğunuza örnek rol model olmaya çalışın: Yetişkinlerin, çocuğun travmayı algılamasındaki rolü büyüktür. Çocuğunuzun başından travmatik bir olay geçtiğinde ya da travmatik bir duruma hep birlikte maruz kaldığınızda, çocuğunuzun bu beklenmedik ve acı veren olayı nasıl algılayacağı, nasıl yorumlayacağı ve nasıl bir tepki oluşturacağı, çok büyük ölçüde çevresindeki yetişkinlere, özellikle de anne-babaya bağlıdır. Yaşadığı olay, çocuğun büyük bir ihtimalle ilk kez karşılaştığı bir olaydır ve o olayla ilgili herhangi bir davranış kalıbı oluşturmamıştır. Bu nedenle çocuğun ilk yapacağı şey, anne ve babasını izlemek ve onların tepkilerini rol model almak olacaktır.
  • Olay karşısındaki duygularınızı çocuğunuz ile paylaşın ve çocuğunuzun da hissettiklerini sizinle paylaşması konusunda teşvik edici olun: Kendisinin veya kendisi için önemli olan bir yakınının varlığına tehdit gelmesini algılayan bir çocuğun güven duygusu ciddi boyutlarda sarsılır. Ancak, yetişkinler, belki biraz da kendi endişelerini bastırmak için çocuklarıyla sarsıcı olaylar hakkında pek de konuşmak istemezler; sanki o olay hiç olmamış ya da önemli değilmiş gibi davranırlar. Bu durum, çocukların olaylar hakkında kendi senaryolarını, kendi varsayımlarını üretmelerine neden olur. Ancak, çocuğun kendi kafasında kurguladığı durum belirsizlikler taşıdığı, tahminlere dayandığı için çocuğu çok rahatsız eder. Travmatik bir yaşantıdan sonra çocukla yaşına uygun düzeyde konuşmak, duygu paylaşımında bulunmak, hem çocuğu rahatlatır, hem de duyguyu ve durumu normalleştirmesine yardımcı olur.
  • Çocuğunuza verdiği tepkiler karşısında sakin kalması gerektiğini söylemeyin: Travmaya bağlı durumlar karşısında da çocuklar yaşadıkları korku, kaygı ve panik duyguları yaşarlar. Bu süreçte çocuğun duygularını ifade etmesine yardımcı olmak, teşvik etmek oldukça önemlidir. Duygusunu dışa yansıtan çocuk baş etmeye çalışıyor demektir. Olumsuz tepkileri karşısında sakin olması ve panik yapmaması gerektiğini söylemek ya da “Bunda ağlanacak, korkacak ne var? Sakin ol” vb şekilde yaklaşımlarda bulunmak, çocukların duygularını bastırmasına neden olacak ve travmatik yaşantının zihninde daha da kökleşmesine zemin hazırlayacaktır. Çocuğun olayla ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmesine izin verilmelidir, “Sakın üzülme, kuvvetli olmamız gerekiyor” şeklinde bir konuşma yerine, “Evet, üzülüyorsun, anlıyorum” şeklinde bir konuşma, çocuğu daha çok rahatlatacaktır.
  • Çocuklar, travmatik olaylar karşısında farklı tepkiler verebilirler: Her çocuğun yaşanılan durum karşısında, olumsuz duygu ile baş etmesi farklı olabilir. Kimi çocuk, ağlayarak, bağırarak uya da aşırı panik halde kendini sakinleştirmekte zorlanırken, kimi çocuk durumu olgunlukla karşılayabilir. Bazı durumlarda hiçbir şey olmamış gibi günlük rutinine devam edebilir ya da konuşmak istemeyebilirler. Bu konuda anne babanın panik olmaması, süreç içerisinde çocuğu gözlemlemesi, travma tepkisi olduğunu düşündüğü durumlar ortaya çıktığında destek alması gerekir.
  • Yaşanılan olayla ilgili, çocuğunuzu yaşına uygun bir şekilde bilgilendirin: Çocuklar yaş dönemlerine göre değişkenlik göstermekle birlikte, yetişkinlere kıyasla, ilk defa deneyimledikleri durumlar karşısında daha çabuk tedirgin olurlar. Belirsizlik, düzenlerinin bozulması endişesi onları rahatsız ve huzursuz eder. Çocuklar merak duyguları ile hayatı anlamaya çalışırlar. Yanıtlanmamış her bir soru onlar için çözülmemiş bir problem olarak zihinlerinde kodlanır. O nedenle, yaşanılan durumu özetlemek, çocuğun konu ile ilgili merak ettiği sorularını sakinlikle yanıtlamak, zihninde kalan boşlukları kendi doldurmaması açısından oldukça önemlidir.
  • Olası benzer bir durumda ne yapılacağı ile ilgili plan yapın: Çocuklar belirsizlik karşında daha çok panik duygusu yaşarlar. Güven bağı kurduğu ve güvendiği ebeveyni tarafından rahatlatılmak ve netleştirilmek onları güvende hissettirir. Sizler de yaşanılan doğal afet ile ilgili çocuğunuzla konuştuktan sonra, benzer bir durum karşısında alınması gereken tedbirler ve eylem planları ile ilgili konuşun. “Doğal afetler kontrolümüz dışında gelişen, doğanın faaliyetleri neticesinde, insanlar üzerinde olumsuz etkiler yarattığı durumlardır. Bu durumlar ürkütücü gelebilir, ama yaşanacak durumu tanımak, alınacak tedbirleri belirlemek, bizi rahatlatır. Hadi bugün olası bir afet durumunda neler yapmamız gerekir ailecek bir planlama yapalım.” Şeklinde bir konuşma yaptıktan sonra, planlama aşamasına geçin. Bu tip afetlerde öncesinde, olası aksi bir durum için neler hazırlanmalı (kıyafet, gıda, hijyenik, düdük, el feneri vb.) ihtiyaçlar listelenebilir. Temin edildikten sonra bu malzemeler her aile üyesinin iş bölümü ile ilgili alanlara yerleştirilebilir. Olası bir afet anında evde korunulacak yerler, alınması gereken pozisyonlar konusunda netleştirilebilir. Olay anında sakin kalınması gerektiği, güvenli bir alanda olduğunu düşünmek konusunda çocuğun kendini nasıl telkin edebileceği anlatılabilir. Gerekli tedbirleri alın ve çocuğa güvende ve iyi hissettirmek için bunu deneyimlemesi adına rol-play yaparak onu rahatlatın.
  • OLASI BİR AFET ANINDA ÇOCUĞUNUZA PSİKOLOJİK OLARAK DESTEK OLMAYA ÇALIŞIN:

    Aile üyelerinin hızlıca belirlenen yer ve pozisyonlarda hızlıca yerini almasını sağlayın. Çocuklar bu durumu genel olarak ilk defa deneyimleyeceklerinden, olay anında öncelikle ilk yapmanız gereken sakin kalmaya çalışmaktır. Yerlerinizi aldıktan sonra çocuğunuzla konuşabilirsiniz. “Evet şuan panik olmuş ve korkuyor olabilirsin bu çok normal. Biliyorsun önemli olan gerekli tedbirleri almaktı, biz olabilecek her şeyi düşündük ve ihtiyacımız olan her şeyi hazırladık. Böyle bir durumda ne yapmamız gerektiğini öncesinde konuştuk. Hatta rol-play yaptık. Şuan zor olan bu durum karşısında, yapmamız gereken en doğru şeyi yapıyoruz ve en doğru yerde ve en güvenli alanda korunuyoruz. Birazdan geçecek. Derin nefes al ve buradan çıktığımız ana odaklan. Bizi duyuyorsun. Birlikteyiz ve senin yanındayız.” Şeklinde bir konuşma yapmak kriz anını daha kolay yönetmenize yardımcı olacaktır.

    Unutulmamalıdır ki, olay anında sakin kalan ebeveynler süreci daha kolay yönetmektedir.

    Değerli anne babalar, ülkece yaşamış olduğumuz travmatik deprem felaketinin ardından çok zor günler geçiriyoruz. Böylesi zor zamanlarda yaraları birlikte sarma biliciyle, sizlere ve evlatlarımıza, bu süreçte yardımcı olacak bilgileri sizlerle paylaşmak istedik.

    Bu süreçte kriz yönetimine ilişkin okulun açıldığı ilk gün çocuklarımız ile yaşanan afet ile ilgili, rehberlik birimi olarak bir çalışma yapacağız. Çalışmada çocuklarımızın duygularını paylaşması ve bizlerin destek-müdahale noktasında onların ihtiyaçlarını daha iyi tanımlayabilmemiz açısından süreci birim olarak takip edeceğiz.

    Her çocuğun etkilenme düzeyini göz önünde bulundurarak, gerekli olması durumunda bireysel olarak görüşmelerle süreci destekleyeceğiz.

    İhtiyaç duymanız durumunda, sizlere destek olabilmek amacıyla, online görüşmelerle rehberlik birimimiz yanınızda olacaktır.

    İyi haberlerle, güzel günleri birlikte görmek umuduyla…
    Deha Ailemiz hepimizin başı sağ olsun…

    Kln. Psikolog Gülçin Bilim Şenel
    Deha Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi